NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ أَبِي
الْأَسْوَدِ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
نَوْفَلٍ
عَنْ
عُرْوَةَ
بْنِ الزُّبَيْرِ
عَنْ
عَائِشَةَ
زَوْجِ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَالَتْ
خَرَجْنَا
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَامَ
حَجَّةِ
الْوَدَاعِ
فَمِنَّا
مَنْ أَهَلَّ
بِعُمْرَةٍ
وَمِنَّا
مَنْ أَهَلَّ
بِحَجٍّ
وَعُمْرَةٍ وَمِنَّا
مَنْ أَهَلَّ
بِالْحَجِّ
وَأَهَلَّ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِالْحَجِّ
فَأَمَّا
مَنْ أَهَلَّ
بِالْحَجِّ أَوْ
جَمَعَ
الْحَجَّ
وَالْعُمْرَةَ
فَلَمْ
يُحِلُّوا
حَتَّى كَانَ
يَوْمَ
النَّحْرِ
Nebi (s.a.v.)'in zevcesi
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki:
Veda haccı yılında
Resûlullah (s.a.v.)'le birlikte (hac için yola) çıkmıştık. Bizden kimisi sadece
umreye, kimisi hacla birlikte umre'ye, kimisi de sadece hacca niyetlenmişti.
Resûlullah (s.a.v.) de sadece hacca niyetlenmişti. Sadece hacca niyet
edenlerle, hac ile birlikte umreye niyet edenler, kurban (bayramı) gününe kadar
ihramdan çıkamadılar.
İzah:
Buhârî, hac; MüsJim,
hac; Nesâî, menâsik
Bu hadis-i şerifin
Buhâri'deki rivayeti ile Şafiî'nin Müsned'indeki rivayetinde Hz. Aişe'nin;
"Ben de umreye niyet edenler arasında bulunuyordum" dediği
kaydedilmektedir. Her ne kadar bu cümlenin zahirinden içlerinde Hz. Âişe'nin de
bulunduğu bir cemaatin mikat'tan önce umre yapmak niyetiyle ihrama girdiği anlaşılırsa
da gerçekte bu cemaat başlangıçta sadece hacca niyet etmişken yanlarında
kurbanlık bulunmayanların temettü' haccı yapmak maksadıyla ve Resûlullah
(s.a.v.)'m emri üzerine haclarını umreye tebdil ettikleri ve umreyi edâ
ettikten sonra da terviye günü tekrar hac için ihrama girdikleri anlaşılmaktadır.
Nitekim bu gerçek ileride gelecek olan 1782 numaralı hadiste geçen Hz. Âişe'nin
şu sözlerinde de açıkça ifade edilmektedir. "Biz sadece hacca niyet
etmiştik. Nihayet Şerife vardığımız zaman ben hayızlandım. Biz Mekke'ye varınca
Resûlullah (s.a.v.): "Yanında hedy kurbanlığı olanların dışında isteyen
herkes haccını umreye çevirebilir" buyurdu. Bu ifadeler aynı şekilde 1783
numaralı hadis-i şerifte de geçmektedir. İleride gelecek olan 1787 numaralı
Câbir hadisinde ise, Hz. Câbir'e ait olan; "Biz Resûlullah (s.a.v.)'le
birlikte sadece ve sadece hacca niyet etmiştik. Bu niyetimize başka bir niyet
karışmamıştı" sözleri de bu cemaatin önce hacca niyet ettiğini açık ve
kesin bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ancak hacca niyet eden
bu cemaat, temettü' haccı yapmak maksadıyla niyet ettikleri haccı önce umreye
tebdil ettikleri ve bu umreyi edâ ettikten sonra ihramdan çıkıp terviye günü
tekrar hac için ihrama girdikleri de yine 1787 numaralı hadiste yer alan
"Sonra Resûlullah (s.a.v.) bize ihramdan çıkmamızı emretti ve "Eğer
yanımda hedy kurbanı olmasaydı ihramdan ben de çıkardım" buyurdu",
cümleleriyle ifade edilmektedir.
Yahya b. Saîd'in Ömer
vasıtasıyla Hz. Âişe'den rivayet ettiği hadis-i şerifte de Hz. Âişe'den şu
mânâya gelen sözler nakledilmektedir: "Biz Resûî-i Ekrem (s.a.v.)'le
birlikte Zilkâ'de'nin çıkmasına beşgün varken hac yolculuğuna çıkmıştık. Hac
yapmaktan başka bir niyetimiz yoktu. Şerif denilen yere varırken Nebi (s.a.v.)
yanında kurbanlık bulunmayan kimselerin haclarını umreye tebdil etmelerim emir
buyurdu. Râvi Yahya demiş ki: "Ben bu hadisi Kasım b. Muhammed'e arz ettim
de, "Vallahi Âişe hadisi sana olduğu gibi söylemiş"
dedi."[Müslim, hac]
Hafız İbn Hacer bu
hadis-i şeriflerle ilgili düşüncelerini şöyle ifâde ediyor: Her ne kadar Hişâm
b. Urve'nin babasından rivayet ettiği hadis-i şerifte Hz. Âişe'nin; "Ben
de umreye niyet edenler arasmdaydım" dediği kaydediliyorsa da, İsmail
el-Kâdî bu rivâyet'in yanlış olduğunu ve Hz. Âişe'nin sadece hacca niyet
ettiğini ifade eden hadislerin gerçeğin ifadesi olduğunu söylemiştir."
Her ne kadar bu görüş
de tenkide uğramışsa da, bu hadislerin arası şu şekilde uzlaştınlarak ihtilâf
kökünden halledilmiştir: "Önce diğerleri gibi Hz. Âişe de haccı ifrada
niyet etmişti.[1782-1783 no'lu hadisler.] Sonra, Nebi (s.a.v.) onlara haclarını
umreye tebdil etmelerini (ve daha sonra hac yaparak mutemetti olmalarını)
emretmiş, Hz. Âişe de bu emre uymuştur.[Buhârî, umre] Ancak Hz. Âişe Mekke'ye
vardığı zaman hayizlandığından, tavaf yapması mümkün olmayacağı için Resûl-i
Ekrem (s.a.v.) O'na sadece hacca niyet etmesini emretmiştir.[Buhârî, hac; İbn
Hacer, fethu'1-Bârî, IV, 165, 166; Ebû Dâvûd, 1781 no'lu hadis. ]
Hz. Âişe'nin yaptığı bu
haccın hangi hac nevinden olduğu bir Önceki hadisin şerhinde geçmiştir.
Metinde geçen
"Resûlullah (s.a.v.)de sadece hacca niyetlenmişti," cümlesi, bir
rivayette "temettü* haccına niyetlenmişti", diğer bir rivayette de
"kıran haccma niyetlenmişti" şeklinde geçmektedir. Bir önceki hadisin
şerhinde de açıkladığımız gibi Hanefi ulemâsından Ebû Cafer et-Tahâvî bu
rivayetlerin arasını şöyle ce'lif etmiştir:-"Resûlullah (s.a.v.) önce
umreye niyet etmişti. Temettü' niyetiyle umreye devam buyurmuş, sonra tavaftan
önce hacca niyet ederek kıran yapmıştır."[bk.
Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsar, II, 154, 155.] Şafiî ulemâsı da Hz.Nebi' (s.a.v.)in kıran haccı
yaptığını söylüyor. Ancak Ahmed b. Hanbel'e göre temettü' haccı yapmıştır.